30 Nisan 2010 Cuma

OLLE!


Brezilya ve Portekiz karşı karşıya geliyorlar. Ama Figo ve Ronaldo rahat durmadıkları için bir türlü sahaya çıkamıyorlar. Reklamın yıldızlarından Roberto Carlos'u ülkemizde görmek o günlerde tatlı bir hayaldi. Pauleta'sından Ronaldinho'suna, Cantona'sından Totti'sine, yayınlandığı sene bizi ekranlara kilitleyen reklam filmini bir hatırlayalım.

29 Nisan 2010 Perşembe

MORATTI BAŞGAAANNNN


Bülent Uygun'un o efsane videosunu bilmeyen var mıdır bilemiyorum. He "ben bilmem beyim bilir" diyorsanız buyrun izleyin.

Bir de Moratti başkan var. Yıllardır takıma yüzlerce futbolcu alarak elde edemediği başarıyı bir teknik direktörle çözeceğini bilseydi, Mourinho'yu henüz tercümanken transfer ederdi heralde. Maç sonrası Laporta'nın yanında "koyduk mu!" gibisinden haklı gururunu yaşıyor. Fakat o Laporta daha sonra o eli vakurla sıkacak ve Moratti'yi tebrik edecekti. Sabri ağabey bugün SU'DAN SAYFALAR'da NOU CAMP'TA HAZMETME DERSİ yazısıyla buna benzer bir konuya değinmişti. Linke tıklayarak yazıya ulaşabilirsiniz,

BOZ-YAP


Biri bozmaya, diğeri de yapmaya çalıştı. Ama o "özel biri"nin bozmaya fazlasıyla hakkı vardı çünkü ilk maçta avantajın sahibi olan ta kendisiydi. Elbette Inter kapanacaktı. Camp Nou'da Barcelona'ya karşı oynuyorsunuz ve 28 de 10 kişi kalmışsınız. Arkayı sağlama almayıp saldırır mıydınız? Hele bir İtalyan takımıysanız. Mourinho kozlarını çok güzel oynadı ve hakettiği final biletini kaptı. Finalde Bayern'e karşı fazla zorlamayacaktır eminim.
Maçı internette izlemek için Chao Grey'den linki aldığımda İngiliz spikerle başladım. O link gidince makine gibi anlatımıyla İtalyan spiker karşıladı beni. O da gidince Almancaya döndük. Bir İngiliz, bir İtalyan, bir de Alman diye olay tam fıkraya dönecekken Star'da aldım soluğu ve İngiliz, İtalyan ve Alman'ın yanına İlker Yasin'i ekledim. Sonlara doğru gözlerim kapanıyordu ki hakem son düdüğüyle imdadıma yetişti. Final Madrid'de. Bayern en son İspanya'da oynadığı finalde maç bitimine yakın 2 gol yiyerek travmanın kralını yaşamıştı. Gerçi o buhranı 2 sene sonra atlattılar ve Şampiyonlar Ligi kupasını kazandılar. Hem de San Siro'da, Inter'in sahasında. İlginç bir final olacak.

SENİ HİÇ SEVMİYORUM SÜTOĞLAN


Babanı da sevmezdim zaten.

26 Nisan 2010 Pazartesi

ANKARA'DAN ABİM GELMİŞ


Normalde hiç ama hiç huyum değildir. Ünlü biriyle fotoğraf çektirme özlemiyle yanıp tutuşmadım hiç. Galatasaraylı olmama sebep olan Tanju Çolak'la iki sohbet, sevmemi sağlayan Hakan Şükür'le de ayak üstü muhabbet yetmiştir. Herkesin bir idolü vardır. Benimki de Levent Özçelik. Henüz 7 yaşımdayken televizyon denen o zımbırtıyı çözmeye çalıştığımda, TRT'de Spor Stüdyosu Pazar gecelerimi uykusuz bırakmama yetiyor da artıyordu. İşte 20 senelik hayranlıktır o günden bugüne gelen. ''Tanrı bizim almamızı istiyor aman Allah'ım!'' sözüdür beni benden alıp götüren. O arada biz büyüdük, zaman geçti, herşey bitti Leeds İstanbul'a good bye dedi ama Levent ağabey hep TRT'deydi. Yıllardır spor medyasının içindeyim ama bugüne kadar tanışma fırsatım hiç olmamıştı. Nasıl olacaktı ki zaten? Ankara'daydı kendisi. Zordu karşılaşmak. Fakat bugün Galatasaray-Bursaspor maçını radyoya anlatmak için teee kalkmış Ankara'lardan gelmiş. E Ankara'dan abim gelmiş, ben de kaçırır mıyım bu fırsatı? Yaka bağır dağıtmışız biraz maçın heyecanından. Olsun varsın.Levent abi, iyi ki varsın...

25 Nisan 2010 Pazar

DAHA FAZLASINI İSTE!


Pepsi futbol ile ilgili reklamları en iyi yapanlardandı. Hala da öyleler. Ama eskilerin tadı bir başkaydı. Dünya kupası yaklaşıyor belki yeni birşeyler çıkar piyasaya. Bu reklamı hatırlayan vardır elbet. Manchester Unitedlılar, Real Madridlilerin kahveyi basarsa ne olur? İzleyelim görelim.

AMA BU GOL GÜZELDİ BE KARDEŞİM


Golün adı Luis Garcia. ''He drinks sangria'' diyordu Liverpool taraftarı O'na yaptıkları bestede. Bence Liverpool'a çok yakışan bir isimdi. Şu an Racing Santander'de yokları oynuyor. Bu da 2004-2005 Şampiyonlar Ligi sezonunda çeyrek final ilk maçında Juventus'a karşı kaydettiği enfes gol. İyi kaleciler güzel goller yer tezini doğrular nitelikte bir Buffon var kalede. Bir de akıllara zarar arap spiker. Düşman başına diyorum:)