21 Kasım 2009 Cumartesi

HAKAN&HAGI&EMRE


İkisi kalplerde taht kurdu, diğeri kalplerdeki tahtı kırdı.

İYİ OYNADIN ''KAZAN''DIN


Futbolun klişe tabiridir bu deyim. İyi oynayıp sonuna kadar hakedenler için de büyük bir onur. Rusya Ligi hakkında atıp tutup ahkam kesmek istemiyorum çünkü açıkça itiraf etmem gerekirse pek de yakından takip etmiyorum. Ama Rubin Kazan bizim ülke olarak sempatik bulduğumuz, belki de bizlerden Gökdeniz ve Hasan Kabze gibi isimlerin kadroda yer alması, Barcelona'yı deplasmanda mağlup etmeleri hasebiyle kendimize daha yakın hissettiğimiz bir takım. Bu benim düşüncem herkesin görüşüne de saygı duyarım.
Ligin bitimine bir hafta kala şampiyonluğunu ilan etti Rubin Kazan. Muhtemelen önümüzdeki sezonda da Rus şampiyonu olarak Şampiyonlar Ligi'nde göreceğiz formalite de bir değişiklik olmazsa.
Tebrikler Rubin Kazan. İyi oynadın Kazan'dın.

FISTIKLI ÇİKOLATA


22 Mayıs 2010'da Santiago Bernabau'da oynanacak olan Şampiyonlar Ligi finalinin resmi logosu. Bu stadın ismini duyunca çağrışım yaptığından mıdır nedir hep finalin bir isminin Real Madrid olduğunu düşünüyorum sezon başından beri.
Logoya gelecek olursak; bir Şampiyonlar Ligi imajından çok, bilboardlardaki fıstıklı çikolata reklamlarına benziyor.

20 Kasım 2009 Cuma

ŞAMPİYONLAR LİGİ ÖZEL CUMARTESİ 12.20'DE STAR'DA


Bu hafta yine dopdolu bir içerik var kendi programım diye söylemiyorum.
Liverpool'un 2. kaptanı Jamie Carragher, 2005 yılındaki İstanbul Mucizesi'ni ve devre arasında soyunma odasında yaşananları anlatıyor. Ayrıca senaryosunu Steven Gerrard ve Jamie Carragher'ın yazdığı ''15 Dakikalık Dünya Şoku'' isimli filmin çok özel görüntüleri de var. Resimde görüldüğü üzere çok enteresan sahneler var. Benitez'e birebir benzeyen bir aktör, arkasında Atatürk ve Türk bayrağı portresi, fonda gitar çalan bir eleman ve elinde şişme kadınla boş boş oturan bir futbolcu. Carragher'ın yanında oturanlar da ilginç. Biri güneş gözlüklü çakma Sami Hyypia diğeri de saçlarından başka hiçbirşeyi benzemeyen imitasyon Baros. Carragher bu filmin perde arkasını da anlatıyor.

Diğer yandan;
Beşiktaş'ın 2003'teki Chelsea zaferi,
5. haftanın maçlarına bakış,
Interli Diego Milito ve Motta,
Lyon'un başarılı oyuncusu Miralem Pjanic,
Bordeaux'un kaptanı Alou Diarra'nın röportajları,
ve Şampiyonlar Ligi'nde 4. haftada atılan en güzel 5 gol ekranlarda olacak.
Şampiyonlar Ligi Özel Cumartesi saat 12.20'de STAR'da!

HAFTA SONU MAÇ PROGRAMI


20 Kasım Cuma
22:00 Marsilya-Paris Saint Germain / Kanal A
21 Kasım Cumartesi
12:00 Rubin Kazan-Zenit / Spormax
12:00 Spartak Moskova-CSKA Moskova /
13:00 Orduspor-Kocaelispor / D Spor
14:45 Liverpool-Manchester City / Spormax
16:00 Gaziantepspor-Bursaspor / Lig TV
16:30 Friburg-Werder Bremen / TRT 3
17:00 Rangers-Kilmarnock / Euro Futbol
17:00 Chelsea-Wolves / Spormax
19:00 Bologna-İnter / NTV Spor
19:20 İpswich-Sheffield Wed. / Futbol Smart
19:30 Manchester United-Everton / Spormax
20:00 Grenoble-Lyon / Kanal A
20:00 Beşiktaş-Fenerbahçe / Lig TV
21:00 Real Madrid-Santander / NTV
21:45 Twente-Vitesse / Futbol Smart
22:00 Auxerre-Monaco / Kanal A
23:00 At.Bilbao-Barcelona / NTV Spor
22 Kasım Pazar
00:15 Sunderland-Arsenal / Spormax (BANT)
13:30 Konyaspor-Boluspor / D Spor
14:30 Dundee United-Celtic / Euro Futbol
15:30 Bolton-Blackburn / Spormax
15:30 Ajax-Heerenveen / Futbol Smart
16:00 AC Milan -Cagliari / NTV Spor
16:00 Kasımpaşa-Trabzonspor / Lig TV
16:30 Bayern Münih-Leverkusen / TRT 3
18:00 Saint Etienne-Lorient / Kanal A
18:00 Stoke-Portsmouth / Spormax
18:30 Hamburg-Bochum / TRT 3
20:00 Galatasaray-Manisaspor / Lig TV
21:00 Botafogo-Sao Paulo / Spormax
21:45 Juventus-Udinese / NTV Spor
22:00 Montpellier-Lille / Kanal A

Uzun bir aranın ardından ''Annemizin Ligi''ne geri dönmenin huzuru ve kıvancı içindeyiz. Bu hafta içinde dünyanın hemen hemen her ülkesinin milli takımı yeşil sahada ter dökerken, bizim teknik direktörsüz millilerimiz aradaki boşluğu gezerek, dinlenerek koca bir tatille geçirdiler. Tabii ki sonuna kadar hakları ona lafım yok. Ama araya sıkıştırılan 2 günlük bir kamp dönemi ve +90 dakika eminim kimseye fazla gelmezdi. Bir bildiği vardır güzide federasyonumuzun diyelim artık.

Gelelim haftanın maçlarına. Hepsine tek tek değinmeyeceğim. Şahsım adına önem arzedenleri elimdeki kalemle kırmızıya boyadım bile çoktan. Mesai başında ofiste geçecek bir hafta sonunda, önümde bilgisayar, hemen sağ kanatta 37 ekran televizyonum, sol kanatta susmak bilmeyen masa telefonum, ileri uçta bulunan kulağımdaki kulaklıkla; hem işime hem de birbirinden ayrı 90 dakikalara konsantre olmaya çalışacağım.
Şimdiden hayırlı haftasonları, tatil yapabilen şanslı insanlara da iyi tatiller diliyorum.

19 Kasım 2009 Perşembe

DUDEK NE YAPIYOR?


Kaleyi Casillas'tan devralmak kolay değil elbette. 36 yaşına geldi Dudek dile kolay. Lehmann o kadar kötü olmasına rağmen 40'ına kadar oynadıysa benim neyim eksik diyordur muhtemelen.
Real Madridli futbolcular arada bir yapıyorlar böyle güzellikler. Kulübün store mağazasında çocuk hayranlarıyla bir araya gelmişler. Fakat Dudek bu elleri rahat rahat durmuyor. O eller 2005 yılında Milan'ın penaltılarını eritmişti eldivenlerinde. Önlerinde çocuklar var ama 36'lık Polonyalı onlardan daha çocuk. Fotoğraf çekiminde Lassana Diarra'ya kulak yapıyor. Akabinde Fransız'ın da bunu farketmesi çok uzun sürmüyor tabii.

Bu arada çocuklardan soldaki Havuç'u, sağdaki de Gudjohnsen'i andırıyor sanki.

DİKKAT ET DÜŞECEKSİN


Cezayirli Yahia, Mısır'a 40. dakikada attığı golle ülkesini ihya etti. Karşılıklı 2-0 sonuçlanan maçların ardından kozlar playoff maçında paylaşıldı. Tarafsız olması için Sudan'da oynandı maç. Belli ki Cezayirli oyuncular Mısır'da yedikleri dayağı unutup tamamen maça iyi konsantre olmuşlar. Bu motivasyon onlara aldıkları 1-0'lık galibiyetin ardından Güney Afrika biletini getirdi.
Maç sonunun en güzel görüntülerinden biri de Cezayirli kaleci Fawzi Chaouchi'nin fotoğrafçılara verdiği pozdu.
''Önünde de olsam, üstünde de olsam kale emin ellerde'' diyor heralde.
Daha önce de belirttim. Tek temennim gruplarda Fransa ile eşleşmeleri.

KİM BU ÇOCUK?


Eski yıllardan kalma siyah beyaz bir fotoğraf. Peki kim bu Küçük Hüsamettin?

Doğru cevap Gabriel Batistuta. İlk doğru yanıt Serkan Utlu'dan geldi. Tebrikler.

GEMİ DİYORUM SOLDA İYİ Mİ?


Portekizli milliler, futbolcudan çok uzay gemisi mürettebatını andırıyorlar.

RESİMDEKİ GÖZYAŞLARI


Robbie Keane ve Keith Andrew. Erkek adam ağlamaz tezini itinayla çürütüyorlar. Ne geliyorsa hep şu Adalıların başına geliyor zaten. Maradona da 23 sene önce - o kadar oldu mu ya???- İngiltere maçında el atmıştı olaya. Şimdi de Fransa, İrlanda'yı elden geçirdi. Yaşayan futbol efsanem David Ginola ''Utanıyorum!'' diyor. Haksız sayılmaz. Güney Afrika'da vuvuzela sesleri yankılanırken golü hazırladıkları ellerle kulaklarını tıkarlar heralde.
Fransızlar İrlanda'nın ahını aldılar, umarım başka bir yeşil-beyaz, geçmişte fazlasıyla kalplerini kırdıkları Cezayir ile aynı gruba düşerler. Çok uç olabilir belki ama Fransa aslında sırf şu formanın güzelliği için bile kupaya katılmaya hak kazanmıştı bana göre.

MİKROFONLARIMIZ HAGI STADYUM'UNDA


Eski adıyla Ghoerghe Hagi Stadı yeni adıyla Stadionul Farul büyük ustanın futbola başladığı Constanta'da bulunuyor. Farul Constanta takımı maçlarını bu sahada oynuyor. Stadın ismi neden değişti bilinmez -bilen varsa aydınlatırsa sevinirim- ama en azından şu uyduruk tabelayı kaldırmışlardır umarım.

ELLER GÜNAHKAR


Yumurta mı tavuktan çıktı, tavuk mu yumurtadan?
Kim en çok bilir? Çok okuyan mı, çok gezen mi?
Ya da;
Top mu ele değdi, el mi topa?
''Ben hakem değilim'' diyor Henry açıklamasında. Olayın ayrıntısına girmeyeceğim, kısaca özetlemek gerekirse;Fransa-İrlanda maçının uzatmalarında Henry'nin son çizgi üzerinde eliyle düzeltip içeri çevirdiği topa Gallas omzuyla dokundu (Evet omzuyla attı golü, çünkü öyle bir kafa vurma şekli yok). Bu gol de Fransa'nın dünya kupası bileti oldu dolayısıyle.
Tepkiler çok, İrlandalı futbolcular çılgına döndüler neredeyse. Haksız da sayılmazlar hani. Elin adamı eliyle kendi ülkesinin biletini kesip, senin yolunu keserse buna çıldırmak gayet normal.
Hugo Lloris ve Henry rolleri değiştiler aslında bir bakıma dün gece. Fransız kaleci uzatmalarda bir İrlanda tehlikesini ayaklarıyla önlerken, Henry de eliyle Güney Afrika vizesini getiren isim oldu. ''Dürüstçe söylüyorum, top elime değdi'' diyen Henry kendisi bile inandı mı söylediklerine bilemiyorum ama gerçek olan şu ki Fransa Güney Afrika'da kalacağı otele rezervasyonunu yaptırmıştır bugün itibariyle.
İyi oynayan kazanmak zorunda ama çoğu zaman kural bu değil.
Futbol;garip şey.

17 Kasım 2009 Salı

THE MASK


Önce Enke, ardından De Nigris'in ölümü, tüm futbol camiasını derinden sarstı. İkisinin de ortak özelliği bir zamanlar aynı topraklarda aynı havayı solumamızdı. Evet belki Enke'nin macerası çok uzun sürmedi, hoş olmayan hatıralar bıraksa da adı geçtiğinde şöyle bir dudak büküldü zamanında. Fakat kimse de kötü olarak anmamıştır eminim. De Nigris de sessiz sedasız giden, ama acı haberi tez gelenlerden. Her futbolcunun gizli dünyası vardır elbet.
Ekvadorlu Kaviedes de bunlardan biri. Neyseki hala hayatta ve profesyonel futbol hayatında 10'dan fazla takımda forma giydi. 2008 yılından beri de Ekvador'un LDU Qito takımının formasını terletiyor. Milli takımda görev aldığı 2006 Dünya Kupası'nda Ekvador, Polonya'yı 2-0 mağlup ederken Ivan Kaviedes attığı ilk golün ardından sarı bir Spiderman maskesi takıyor ve bu golü de 1 sene önce bir trafik kazasında kaybettiği aşağıda resmi bulunan eski takım arkadaşı Otilino Tenorio'ya armağan ediyordu.

16 Kasım 2009 Pazartesi

GÜLE GÜLE MASKELİ ADAM


İlk olarak Championship Manager'ın 2001/2002 versiyonunda kendisini tanıma fırsatı bulmuştum çünkü finishing'i 20'ydi. Sonra Gaziantepspor'a geldi ve önemli maçlardaki iyi futboluyla dikkat çekti. Geçen sezon sonunda yanlış hatırlamıyorsam yapılan kontroller sonrasında Kalp kapakçıklarında kalınlaşmadan dolayı futbol oynama yasağı getirilmişti kendisine ama bir şekilde oynatılmış sanırım..... Güle güle De Nigris, Toprağın bol olsun.....