24 Aralık 2011 Cumartesi

ŞİRKET MAÇI

8 NUMARA


Kim bu futbolcu muhabbetine girmeyeceğim. Bilen bilir. Galatasaray'ın en verimli forvet ikilisi Hakan Şükür ve Saffet Sancaklı'ydı bir dönemler. Sonrasında Saffet'in ayrılışı olaylı oldu ayrı mesele. Fotoğraftaki 8 numaralı abimiz de Saffet Sancaklı'nın ta kendisi. 1995 yılında deplasmanda oynanan Sparta Prag maçından bir fotoğraf karesi bu da. O Sparta Prag ki kadroyu görünce titreyerek kendinize geldiğiniz bir takım. Kouba'i Nedved, Nemec, Repka, Koller, Lokvenc gibi isimleri barındıyordu kadrosunda. Nitekim Galatasaray'ı sahalarında ilk maçta 3-1 mağlup etmişler, ikinci maçtaysa kaleci Nezihi'nin ikramı Nedved'in golüyle turu rahat rahat geçmişlerdi. Artık bu pozisyon nasıl gerçekleşti bilemeyiz ama Saffet'in tersine döndüğü gerçek...

23 Aralık 2011 Cuma

NE GÜZEL BİR KAREDİR


İtalya'da düzenlenen 1990 dünya kupasının finali. Arjantin ve Almanya karşı karşıya. Maradona ve Matthaus para atışı sırasında birbirlerine gülümsüyor. Roma tribünlerinde dalgalanan güzeller güzeli ay yıldızlı al bayrağımız da bu güzel kareye anlam katıyor

HAKEME GEL


Fotoğraf yakın zamandan. SAFF Kupası yani Güney Asya Kupası finalinde Hindistan ve Afganistan ekipleri karşılaşıyor. Ev sahibi Hindistan turnuvanın başından beri kasıp kavuruyor önüne geleni deviriyor. Finalde rakip Afganistan. İki takım sahaya çıkarken karşılaşmanın Singapurlu hakemi Sukhbir Singh'de gözler. Kafasındaki beremsi şeyin özel bir ismi vardır kesin ama ben bulamadım. Bulabilen de beri gelsin.
Bizim Singapurlu hakem maçın ilerleyen dakikalarında da alıyor eline satırı Afganistan'ı başlıyor doğramaya. 63. dakikada önce haksız bir penaltı, ardından sırf itirazdan Afganistan kalecisini peşpeşe iki sarı kartla oyundan atıyor. Tabii 8 dakika duruyor oyun. Sonrasında penaltıdan golü buluyor Hindistan ama Singh, nizami penaltıyı iptal ediyor. İkinci penaltıda golü bulan Hindistan 10 kişi kalan rakibi karşısında farka gidiyor ve 4-0 kazanarak kupaya ulaşan taraf oluyor.

Ukrayna'da kalecilerin ponponlu bere taktığını görmüştük ama bir hakemde ilk kez böyle bir aksesuara şahit oldum böyle de bir gerçek var tabii...

ÖZLEMEDİM DİYEN?



Yalan söyler...

22 Aralık 2011 Perşembe

SU MOLASI


Küçükken mahalle maçlarında süremiz yoktu. Beşte devre onda biterdi. Saat yoktu ki kolumuzda saat tutalım. En pratik yol da buydu zaten. Bir de devre arası su molası. O zaman da ekseriyetle evi en alt katta olan - o zamanlar İstanbul'da musluktan su içilirdi gayet- bir Şaşal su ve bardak ile (Şaşal kültürü vardı yahu)gelir bütün topçuları sulardı. Sonra da ikinci devreye kaldığımız yerden devam ederdik.
Süper ligde ilk yarı bugün itibariyle sona erdi. Takımlar su molası verecek ama sadece 2 hafta. Göz açıp kapayıncaya kadar geçecek yani. Hafta arası ara verilen lig yine bir hafta arası maçlarıyla başlayacak. 3 Temmuz'dan beri yazmak ve konuşmak o kadar yordu ki sanırım bizim de biraz mola vermemizin zamanı geldi. Ama bu blog anlamında değil iş yoğunluğu anlamında sadece. İlk yarıyı lider tamamlayan Galatasaray bakalım play-offlara kadar bunu sürdürebilecek mi bunu zaman gösterecek ama ben bir futbol dilencisi olarak sadece ve sadece güzel futbol istiyorum. Bir de Ayşe tatile çıkmasın, otursun artık mümkünse evinde...