29 Haziran 2011 Çarşamba

ŞİMDİ REKLAMLAR

Hep futbol yazacak değiliz ya biraz da kafa dağıtalım istedim. Sabah mesai erken malum. Son postu da atıp, reklama girip öyle kapatalım geceyi. Cem Yılmaz tartışmasız Türkiye'nin en büyük komedyeni. Üzerine katarak gidiyor. Ama bu GİTT reklamı bambaşka, muhteşem ötesi. Desportivo'nun kepenkleri bugün kapanıyor. İyi seyirler. Adios...

CLAUDIO LOPEZ'DEN SEVGİLERLE


Şampiyonlar Ligi'nin en güzel gollerini izlerken takıldı gözlerim Claudio Lopez'in golüne. Tarih 21 Eylül 1999. Valencia deplasmanda PSV'nin konuğu.O zamanlar ya uzaktan sevdiğim için, ya da futbolcular daha kaliteli olduğu için bambaşka bir keyif alırdım futboldan. Yalan yok şimdi öyle değil. Claudio Lopez vardı mesela. Evinden vursa bile kaleyi bulurdu o derece. Bu golü anlatmaya, tarif etmeye gerek yok. Görüntü herşeyi anlatıyor.

TAFFAREL VS TIM MCMANUS


OZ'u bilen bilir. Bana göre şimdiye kadar izlediğim en iyi dizidir Spartacus'le birlikte. Tım McManus da OZ'daki en sağlam karakterlerden biriydi elbette. Cool tavrıyla, ölüm rekorunun kırıldığı diziyi başından sonuna kadar götürmeyi başardı. Bugün gazetelere ve internet sitelerine düşen haberde Galatasaray'ın yeni kaleci antrenörü Taffarel'in Internacional kalecisi Lauro ile anlaştığı haberin fotoğrafına yer veriliyordu. Tel örgüler arkasındaki Taffarel'i görür görmez aklıma OZ dizisinde Terry Kinsey'in canlandırdığı Tim McManus karakteri geldi. Ya da ben çok benzettim ne bileyim. Haksız da sayılmam hani? Bilemedim...

GALATASARAY'IN 1996-2000 UNUTULMAZ GOLLERİ

O dönemi yaşayanlar bilir. 4 sene üstüste şampiyonluk ve Avrupa arenasında tarihi başarılar. Bu zaferleri getiren goller de birbirinden değerli tabii. Arşivi, tozlu rafları karıştırırken bu videoyu buldum. Kendi halinde durması bir anlam ifade etmiyor, paylaşmak gerek. Buyursunlar efendim 1996-2000 yılının en anlamlı golleri...

ÇOK YAVAŞ ÇEKİM


Star Spor'dayken gollerin tekrarını verirken bazen özet süresini doldurmak için slowları abartır 20 ile falan okurduk. Televizyoncu olanlar anlar, ama olmayanlar da bir fikir sahibidir az çok. 50 ile okuyunca normal görüntü hızının yarısı, yani o aşina olduğumuz ağır çekimdir. Fakat 20 ise bitmek bilmeyen, ömür yiyen, kaplumbağavari bir görüntü akışıdır. Zafere giden yolda çektiğimiz çile kutsal olduğu için çaktırmadan da olsa bazı golleri 20 ile okur, çok yavaş olmuş diyene güzel goldü millet sindire sindire izlesin derdik. Yerse...

28 Haziran 2011 Salı

SİVİL HAYATTA KARŞIMA ÇIKMA BİRİNDELLİ


1998-1999 sezonunda Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk maçı deplasmanda Juventus ile. Grasshopers'a sahayı dar etmiş Şampiyonlar Ligi'ne adım atmışsın ilk maç deplasman rakip Juventus. Uğursuz Inzaghi kendisinden beklenmeyecek bir biçimde harika bir voleyle 17. dakikada açıyor perdeyi. Şanssızlık işte. Ama teknik direktör de Fatih Terim, parola da pes etmemek olunca durmuyor deli yüreği Galatasaray'ın tabii. Hakan Şükür ile açılan gol perdesini Ümit Davala ceza sahası dışından taçlandırıyor. Galibiyet adeta geliyorum diyor. Galatasaray deplasmanda 10 kişi kalan Zidanelı, Del Pierrolu Juventus'a sahayı dar ediyor. Taa ki o Birindelli denen meymenetsiz sahneye çıkana kadar. Maç boyunca tek olumlu hareketi olmayan Birindelli diye biri kafayla topu ağlara gönderiyor, skoru beraberliğe taşıyor. Zaten galibiyet mucize, tekrar yakalamak da imkansız hale gelince deplasmanda alınan 1 puan da altın değerinde. Aradan 13 sene geçti. Hala içimden ''acaba Birindelli o golü atmasaydı?...'' diye geçirmiyorum değil. Eminim ki bir çok Galatasaraylı da bu soruyu kendine sormuştur ve hala soruyordur. Ama olacağa çare gelmiyor işte. Orada aslan gibi Zidane dururken Birindelli duruyor ve kafayı vuruyor.
Juventus'te geçen 11 yılın ardından soluğu memleketi Pisa'da almış oradaki 1 senenin ardından kariyeri de Valle del Giovenco diye bir takımda 2010 yılında noktalamış bizimki. Akabinde Zambiya milli takımında yardımcı antrenörlük dönemi var ama kısa süre sonra onu da bırakıyor. Şimdilerde ne halt ediyor bilinmez ama bir çok Galatasaray taraftarının O'nu iyi yadetmediği kesin.

O golü atmayacaktın Birindelli!!!
Seni hiç sevmiyorum Birindelli!!!
Sivil hayatta karşıma çıkma Birindelli!!!

http://www.youtube.com/watch?v=YRD2SUUrrLc

26 Haziran 2011 Pazar

HİLE HURDA



Kaldı mı artık böylesi? :)

GEÇMİŞE ÖZLEM


Blogu ilk açtığımda bir masam, bir sandalyem, bir de parlak fikrim vardı. He bir de hevesim vardı tabi. Star TV Spor Servisi'nde mesai harcarken, o değerli mesai arkadaşlarımla aramızda futbol sohbetlerimiz eriyip gitmesin, kalıcı olsun diye kafadakileri nete aktarmaya karar vermiş, bunun da en güzel yolunun bir blog olacağını düşünmüştüm. Tam 1 sene boyunca sadece okuyup öyle takip etmiştim blogları. Haddime değil diye düşündüm, genç arkadaşlar, medyanın dışındakiler daha amatörce ama özenerek yazıyorlardı. Bizim işimizin bir parçası futbol olduğu için özensiz olacağını düşünerek bulaşmamıştım hiç. Çünkü bu, bloglarda değerli fikirlerini paylaşan arkadaşlarımıza bir saygısızlık olurdu. Fakat sonra düşündüm ki belki benim de katkıda bulunacağım bir kaç şey vardır elbet. Dedim ve blog olayına giriştim. Herneyse bu hikaye uzar da gider...En nihayetinde Desportivo 2 yılını doldurdu. Okuyan, gören, takip eden, yorum yazan, görüş bildiren herkese derinden sevgilerimi yolluyor, kaldığım yerden devam edeceğim diyorum.Geçmişe özlem diye attım başlığı. O özlem her an artarak devam ediyor hiç eksilmeden. Çocukluğumda Florya'ya gittiğimizde tesislerin o demir kapısı ardına kadar açık olur, antrenman olmasa bile Florya tesislerine girer antrenman sahasına şöyle bir bakar giderdin yolun oralara düştüyse. Şimdi bırak taraftarı, basına bile kapalı bütün idmanlar. Fakat o dönemler 1994-1995 yılları herşey bir başka güzeldi sanki. O hava tekrar yakalanır mı bilinmez ama dönemin kaptanı Tugay'ın antrenmanı izlemeye gelen taraftara şeker tuttuğu şu tablo bile bir daha tekrarlanmaz gibi geliyor bana. Bu fotoğraf aslında biraz da benim okurlarıma tekrar dönmeme de benziyor denebilir. Yeniden hoşgeldiniz diyorum kaptan Tugay vasıtasıyla ve şeker tutuyorum...

Eeee nerede kalmıştık?