12 Ekim 2012 Cuma

ADAM YER

Amcamızın adı Péter Disztl. Kısaca adam yer de diyebiliriz. Bu haliyle sahada yer alıyorsa zaten ciddi sıkıntı varmış rakip taraf için. Futbol hayatı boyunca 11 farklı takımda oynamış, Macaristan milli takım formasını da 39 kez giymiş. Ama en çok da küçükken futbolcu kartlarında çıkan Macar futbolcuların üstünde yazan Magyarorszag kelimesi korkuturdu beni. Hiç bir zaman doğru okuyamadım, yazmaya teşebbüs bile etmedim o dönemler. Velhasıl kelam işin içinden çıkamadım. Çıkamayacağım da sanırım. Bu kadar, dağılın.

KALEDEN KALEYE GOL OLUR MU?

Ne demek olur mu? Atarsan bal gibi de olur. Ama mahalle maçı kuralında mutlaka birine değmesi şartı vardı. Ya da o kaledeki kalecinin ellerini yukarı kaldırdığında o görünmeyen çizgiyi geçmemesi lazımdı gol değeri taşımaması için. Küçükken mahalle maçı sırasında böyle bir cümle kursam muhtemelen beni anında oyun dışı bırakırlardı. Olayımız Maldivlerde geçiyor. Ama bence burada haber değeri kaleden kaleye gol atılması değil, bir kalecinin (sarı formalı olan) iki eliyle bir topu doğrultamaması. Bırak 100 metreyi, 200 metreden bile gol yersin ama süzüle süzüle martı bile iniş yapmıyor o kaleye. Biraz ciddiyet hacı... Please...

7 Ocak 2012 Cumartesi

KADROYA GEL


1996 Atlanta Olimpiyatları yarı final maçı. Ergenliğin doruklarında olduğumuz dönem. Yeni hevesler futbolla kafa kafaya yarışır seviyede çoğumuz için. Ama tabii ki futbol ağır basar herdaim. Sürekli tekrarlarım eskileri özledim diye. Şimdiki futbol bana keyif vermiyor. Bu makineleşmiş, Playstation futbolu beni tatmin etmiyor. Eski yıldızlar, onların isimleri sahada duruşları bile farklıydı. Del Pierro, Beckham ve Giggs kaldı zaten son kalıntılar. Onlar da yaşlandılar ama hala parlamaya devam ediyorlar. Çok uzattık lafı. Zaman makinesine girip, tuşlara basıp yeniden 1996 yılına dönelim.
Çok net hatırladığım söylenemez. Bizim gibi çift haneyle biten yılları sevenler için o yıllar Avrupa Şampiyonası veya dünya kupası demek. Olimpiyatlar pek kaale alınmaz hatta adam yerine konmaz futbol için. Zaten olimpiyatlar da futbolu pek sallamaz. Ama o tarih, o jenerasyon, o Brezilya ki 2 sene önce dünya şampiyonu olmuş, dayanamadı Nijerya karşısında. Hem de ne geriye dönüş, ne muhteşem goller. Maçın linki aşağıda var zaten. 10 dakika izleyip jetonsuz çocukluğa geçiyorsun. Fakat Brezilya'da kalede Dida, onun önündeki bir dönem Beşiktaş forması giymiş Ronaldo, ''vurdurmayın Aldair'e '' Aldair, Roberto Carlos, Ze Maria, Galatasaray'da oynamış Flavio Conceicao, Beşiktaşlı Müslüm baba Amaral, yeni yeni parlayan Ronaldinho, Atletico Madrid'in yıldızı Juninho (Pernambucano olanı değil ama) ve Bebeto. Yedeklerde Rivaldo, Savio ve Luizao göze çarpan isimler sadece.
90. dakikaya kadar 3-2 önde olan Brezilya, 90'da gelen bir gol ve 94'teki altın gol. Nijerya'nın altın jenerasyonu. O ayrı bir yazı konusu. Çünkü o dönem olimpiyatlar bitmeden Amokachi'yi kadrosuna katan Beşiktaşlılar bu maçla birlikte kahrolmuştu. Brezilya'yı geçen Nijerya finalde Arjantin ile eşleşmiş ve Amokachi'nin gelişi yine ertelenmişti. Dedik ya Nijerya kadrosu da başka bir yazıya kalsın artık. İyi seyirler...

6 Ocak 2012 Cuma

BUNDAN İSTİYORUM


Çocukluğumuz sadece kırlarda bahçelerde top koşturmakla geçmedi elbette. Arada bir kendi oyunlarımızı uydurduğumuz, kar yağmasını sabırsızlıkla bekleyip kartopu savaşları yaptığımız da oldu. Ama yine de toptan ve futboldan kopamadık elbette. Özgür'e Yunanistan'daki dedesinden gelen hediye aslında tüm mahalleye gelmişti aslında. O futbol oyunu 20 kişiyi başında toplamayı başarıyordu aynı anda. Gazozuna turnuvalar mı düzenlemedik, tepesinde az mı sabahlamadık. Bundan istiyorum şimdi. Aynısı olmasa da olur. Yeter ki hareket olsun, yeter ki içinde futbol olsun.