12 Haziran 2009 Cuma

ADAM OLACAK ÇOCUK #2



Filippo Inzaghi. Alex Ferguson O'nun için '' Ofsayt çizgisinde doğmuş '' diyor. 63 golle Avrupa Kupaları'nın en fazla gol atan ismi. Attığı her golün ardından sevincini abartması en büyük özelliği . 35 yaşında artık kariyerinin sonlarına geldi ama oynadığı takım Milan olunca yaşı O'nun için bir sorun olmuyor elbette.

YALANCININ MUMU TOPU KAPANA KADAR

Arsenal - Dinamo Kiev
Şampiyonlar Ligi Grup Maçı
Tarih: 25 Kasım 2008
Emirates Stadium

Karşılaşmanın 69. dakikası. Skor 0-0. Dinamo Kiev'li Aliiev bir Arsenal atağında yerde kalıyor. Devamını birlikte izleyelim...

KONFEDERASYON KUPASI KADROLAR İTALYA



İtalya kadrosu. 1 haftadır Güney Afrika'da kamptalar. Morgan De Sanctis de kadroda. Buffon'dan kaleyi alabilir mi belli değil henüz. Takımın geneli İtalya'da oynayan futbolculardan oluşuyor. Gök maviler her zaman favoridir gözümde.

O ŞİMDİ NEREDE ?


Oleg Salenko
Dünya Kupalarında bir maçta hala en fazla gol atma rekoru O'nda. Amerika 94'te Kamerun filelerine 5 gol yollarken hiç acımadı Afrika'nın Aslanlarına. Dünya Kupasında topu topu 3 maç oynayarak gol kralı olmak kolay iş değil. 94 Dünya Kupası'nda Hristo Stoichkov ile 6 gol atarak paylaştı gol krallığını. Zaten o goller O'nun İspanya yolunu ardına kadar açtı ve Valencia'da aldı soluğu. Ardından Rangers ve 2 yıl süren İstanbulspor maceraları. Boğaz keyfinden sonra Cordoba ve Polonya'nın Pogon takımında sona eren bir futbol kariyeri.
En son Ukrayna Plaj Milli takımını çalıştırıyordu. Hala hafızalardadır o 5 gol ve İstanbulspor'da Van Bossen ile oluşturduğu muhteşem uyum.

BABASININ OĞLU #1


Mutlu aile tablosu bu olsa gerek. Eşi Sheree Murphy eski televizyon ve dizi yıldızı. Oğlunun adı Taylor, kızının adı Ruby Heather Toni. Matilda bebek yok henüz bu resimde. Taylor babasının kopyası gibi sanki. Şimdiden almak lazım altyapıya aslında.

KONFEDERASYON KUPASI KADROLAR BREZİLYA


Gözler Adriano ve Ronaldo'yu arıyor elbette. Kleberson iyi form tutmuş olacak ki yeniden milli takım kadrosuna seçilmiş yeniden. Nilmar da başarılı Internacional sezonunun ardından davet edilen isimler arasında. Bundesliga Gol Kralı Grafite'nin olmaması da çok ilginç.

KONFEDERASYON KUPASI KADROLAR İSPANYA



Konfederasyon Kupası kadroları belli oldu. İspanya ile başlıyoruz. Daniel Guiza da kadroda. İspanya 32 maçlık yenilmezlik ünvanıyla başlayacak turnuvaya. Bakalım bileğini büken bir babayiğit çıkacak mı karşısına ?

PARA VE FUTBOL



Zaman zaman bu blogda değerli spikerlerimizin yazılarına da yer vereceğiz. Emre Tilev'in bugünki yazısı;

Merhaba,

Yeni bir blog. Genç kardeşlerin sporun içinde yer alan ve bunun için emek koyanların adresi ve ben.

Yaşamın gelecekte onların beyinlerinde şekillendiğini bilmek onların neler yapacağını bugünkü tempolarına bakarak anlamak beni bu sayfaya itti.

Düşmüşüm sporun içine o zaman bilgiye ulaşmanın kolay, ama doğru bilgiye el vermenin zor olduğu bu süreçte beraber koşalım mı?

“Kader tesadüf değildir. Yaşamı yaratan arzulardır.” der bir düşünür. Öyle değil mi? Ronaldo ama bu Cristiano olanı, nasıl emeklerle gelmiştir şu noktaya.

Babası Brezilyalı adaşından Ronaldo’dan etkilenmedi belki ama tarih sayfasına yeni bir Ronaldoyu sunacağını ve RONALDO İSMİNİN SANKİ FUTBOL İÇİN YARATILDIĞINI DÜŞÜNEREK ATTI BU ADIMI... Öyle bir adım ki 94 milyon Euro ediyor. Kendisinin yıllık alacağı 12 milyon euro buna eklendiğinde bir zamanların filmi geliyor aklıma;

“MİLYON DOLARLIK ADAM”

Emeğinin hakkını kabullaniyorum. Ama, evet kocaman bir AMA....

Kaslarıyla beynin uyumu ve karşılığında ortaya konan, futbol piyasasının çılgınlaşan yüzü. Bir bilim adamı tarihin sayfalarını değiştirirken bu parayı ucundan bile göremiyor.

Siyasi dünyanın kaderi, ülkelerin yaşamsal çizgilerinin mimarları paranın yanına yaklaşamıyor.



Ne yazık ki Fransız uçağı Brezilya 650 km açıklarında düşerken yaşamını yitirenlere ödenecek bedel kişi başına sadece 120 bin euro...Böyle bir kıyaslama uygun düşer mi bilinmez ama futbolun bu uçuk dünyasına artık bir dur demek gerek!

Batık bankalardan sonra kontrolsüz güçle yükselen kulüplerin yerle bir oluşlarını izlemek acı verecek.

Real Madrid herşeyini sattı. Perez artık bu güçsel yaklaşımını yeşil dolarları ortaya koyarak kanıtlamaya çalışırsa Santiago Bernabaeu iş merkezi yapımı için her an yıkılabilir. (İşin şaka tarafı bu tabi ama kaynaklar daralırken bu müsriflik niye ?....)

Liverpool’un Amerikalı ortakları zarar açıklıyor. Takım bu yıl İngiltere’de 2.3 milyar paundluk Tv satışıyla en yüksek gelir kalemini yakalayan ülkenin İngiltere’den.

Bu yıl Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde onlar geçen yılın yarı finalinde onlar öncesinde son 10 yılda finalde 2 kez onlar var...

Şampiyonluk yarışında son 3 haftaya kadar potada yer aldılar. Tüm bu cephelerden akan kaynaklara rağmen zarar açıkladılar. Kim kar elde ediyor...



Barca (Barcelona) evet ama farklı cephelerden, alt yapıya verilen önem ve bugün bile kadrosuna kattığı gençlerden büyüyerek. Şampiyon kadro üç kupalı zaferde 7 genç takımdan gelen isim var. Valdes, Xavi, Inıesta, Messi bunlardan en önemli dördü.

Manchester United işte bu tip hamlelerle çok değerli demeyip satarak..

Tek çare yetiştirmek. Doğru alt yapı ve sonra dünya piyasasına sunmak. Bundan sonra bunu başaranlar ayakta kalacak gerisi “EL GALACTİCOS” olacak belki ama galaksinin bulutları arasında bir görünüp bir kaybolacak. Şimdi aklımda. Mehmet Topuz için İspanyol kulüpleri 8 milyon euro öneriyor.

O zaman....

Emre TİLEV

11 Haziran 2009 Perşembe

KAKA KİME AİT ?


Kaka'nın inançlı biri olduğunu neredeyse tüm spor kamuoyu artık ezberledi. Hatta Kaka, 2007 yılında FIFA tarafından kendisine verilen Dünya'nın En İyi Oyuncusu ödülünü de kiliseye bağışlamıştı. Bir zamanlar Müslüman olduğu söylentileri bile yayılmıştı. Fakat bunun sadece asparagas bir haber olduğu çok geçmeden ortaya çıkmıştı.
Brezilyalı futbolcu her maça formasının altında '' I Belong To Jesus '' yani '' İsa'ya Aitim '' yazılı bir tişörtle çıkar. Kaka'nın yeni sezonda giyeceği forma değişti. Artık Kırmızı Siyahlı formayı değil Eflatun Beyazlı formayı terletecek önümüzdeki sezon. Forma değişti değişmesine de sanırım tişörtte de ufak bir değişikliğe gidecek Kaka Leite.
Aradaki tek farkı bulmak çok da zor olmasa gerek.

KİM BU GENÇ ?



Kaleciyle hava topuna çıkan bu genç yüzü tanıdınız mı ? Tamam fazla uzatmıyorum. Kendisi Sir Alex Ferguson. Fotoğraf Glasgow Rangers'ta forma giydiği 1967-1968 sezonundan.

YOK BÖYLE BİR GOL

">

Golün sahibi Andres Vasquez. Peru asıllı İsveç vatandaşı. Goteborg forması giydiği zamanlar 7 Mayıs 2007'de Örebro deplasmanında attı bu golü. Forvet değil, orta sahanın solunda oynuyor. İngiliz tabloid gazetelerinde The Sun, bu golü son yılların en güzel golü seçmiş. Goteborg'un ardından bir yıllık FC Zurich macerası ve bu sezon Premier Lig'de mücadele edecek. Stoke City ile anlaşmış. Premier Lig'de artık Cristiano Ronaldo da yok. Meydanı boş bulur atar aynısından belki bir kaç tane daha kimbilir.

GELSİN PARALAR



Mutluyum dedi, Alex'i seviyorum dedi, hiç bir yere gitmem burası benim yuvam dedi tabi ki kimse yemedi. Aslında geciken bir randevuydu bu. Geçen sezon bekleniyordu bu izdivaç. Real'e Zidane eli değdiği belli ediyor kendini yavaş yavaş. Takım yine O'nun dönemindeki gibi Los Galacticos olma yolunda büyük adımlar atıyor. Dün Kaka, bugün Ronaldo. Her gün yeni bir bomba patlıyor artık. Bakalım yarın sırada hangi yıldız var.

RONALDO REAL MADRID'DE


Real Madrid başkanı Perez iki günde iki büyük transfer yaptı.Ve Zidane'nin rekoru kırıldı.
Transfer fiyatı olarak 94-96 milyon euro arası bir fiyat yazılıyor. Sir Ferguson geçen sene mafyalar (Madrid) bizden adam alamazlar desede bu parayı görünce dayanamamıştır.

Real Madrid en az 3-4 oyuncu daha alıcak. Barcelona'dan 6 yemeleri onları çok kızdırmış belli ki.
Operasyon Valencia dedikleri David Villa, Silva, Albiol üçlüsü her an imza atabilir. Peki bu takımdaki o kadar adam ne olacak. Hollandalı istemiyorlardı takımda ben olsam Robben'i tutarım bu sene Real'de ayakta duran tek Hollandalıydı.
Sneijder,Huntelaar,Drenthe,Van der Vaart yakında Fotospor'da Galatasaray'a imza atar.
Nistelrooy İngiliz kıskacı altında. Tottenham ve Fulham onu istiyor.

ÇITA YÜKSELİNCE


33 yaşında Seedorf. Bir çok futbolcuya nasip olmayacak bir kariyeri var. 3 farklı takımda 4 kez Şampiyonlar Ligi'ni kazanan tek futbolcu. EURO 1996'da Fransa'ya karşı kaçırdığı penaltı belki de önünü açtı. Surinam'ın bereketli topraklarının bir mahsülü tıpkı Rijkaard, Gullit, Davids, Reiziger,Kluivert gibi. Bu liste uzar da gider. Ancelotti Chelsea'ye gitti ya takmış kafasına birini götürecek yanında. Önce Pirlo'ya gitti teklif, sırada Seedorf vardı. Gecikmedi O'na da teklif sunmakta Chelsea. Gitmedi eski hocasının peşinden ve Milan'da kalmayı tercih etti. Bir ara Fenerbahçe'nin de gündemindeydi ama kimse inanmadı o yalana zaten ki fazla da uzamadı muhabbet.
'' 3-4 yıl daha Milan'da oynamak istiyorum '' demiş Seedorf. 3-4 yıl demek futbolu 37-38 yaşına kadar Milano'da olması anlamına geliyor. Maldini'nin 41 yaşında futbolu bırakarak çıtayı yükseltmesi demek oluyor ki Seedorf'u heveslendirmiş 'nasıl olsa 40'a kadar yolum var' diyor belki de. E fazla da haksız sayılmaz. Milan'ın yaş ortalamasının 32'lerde olduğu düşünülürse bu gayet normal.

96 MİLYON EURO'DA OLSA 7 NUMARAYI GİYEMEZ


Florentino Perez önce Milan'dan Kaka transferini gerçekleştirdi şimdi de Manchester United'tan Cristiano Ronaldo'yu belki de uzun bir süre kırılamayacak bir rekor ücretle transfer etmek üzere. Ronaldo bilindiği gibi United'ta David Beckham'dan miras kalan 7 numaralı formayı giyiyordu ama o da tıpkı Beckham'ın Real Madrid'e transfer olduğu zaman giyemediği gibi 7 numaralı formayı giyemeyecek çünkü 7 numara halen daha bir Real Madrid efsanesi Raul Gonzalez Blanco'da....Bakalım United'ın yeni 7 numarası kim olacak ve o da Beckham ve Cristiano Ronaldo gibi numaranın kaderini yaşayıp Real Madrid'e transfer olabilecek mi?

TATLI HAYAT


Çocukluğumuzun futbol idollerinden biriydi. Neredeyse her yıl farklı bir takımın formasını giydi ama en çok yakışan forma tabiki gök mavili olanıydı. Amerika 94 Dünya Kupası finalinde Taffarel'e karşı elbette şansı yoktu. O penaltıyı gole çevirememesi belki de ününü daha da arttırdı. Futbolu da sessiz sedasız bıraktı. Yoktu bayağı bir süre görünmüyordu ortalarda.



Ailesine adamış kendini artık Roberto Baggio. Saçlar da geçen yıllardan dem vuruyor. Yaşlanıyor artık bizim çocukluk yıldızlarımız. Geçenlerde Popescu'yu da ak saçlı görünce bir kez daha anladım yılların çabuk geçtiğini. O zamandan bugüne değişmeyen bir tek isim var heralde. Kimden mi bahsediyorum? Tabiki Fabrizio Ravanelli...

ŞEYTAN MARKA GİYER

10 Haziran 2009 Çarşamba

ADAM OLACAK ÇOCUK #1



Fernando Torres. Nam-ı diğer El Niño...

TRİBÜNLERDE COŞACAKSIN



Koca bir sezon daha geride kaldı. Şampiyonlar belli düşenler belli gelenler belli artık her takım yeni sezonu düşünmeye başladı. Taraftarlar da tabii. Peki geçtiğimiz sezon Avrupa'da maç başına en çok taraftarı tribüne çeken lig hangisi? Premier Lig mi? Hayır. La Liga? Hayır. Serie A? Tabiki hayır. Doğru cevap Bundesliga. Almanya Ligi Bundesliga maç başına 42.602 seyirci ortalamasıyla oynamış maçlarını. Onu 36.650ile İngiltere Premier Lig takip ediyor. İspanya La Liga da onca yıldızına rağmen 28.491 ile 3. olabildi. 4. sırada İtalya 25.324 ve 5. sırada da 21.301 ile Fransa var. Türkiye Süper Ligi'yle ilgili kesin bir rakam yok fakat 14.000 dolaylarında olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam İngiltere 2. Ligi olan Championship'ten daha düşük. Zira Championship maçları tribünlere maç başına 18.026 seyirci çekmiş. Tamam belki stat kapasiteleri bu istatistiklerde fazlasıyla etkilidir ama Avrupalı her anlamda önde.


Bundesliga'nın bu ortalamayı yakalaması beni hiç şaşırtmadı. Çünkü Almanlar takımlarına inanılmaz sahipleniyorlar. Karlsruhe'nin küme düştüğü son maçta Hertha Berlin'i 4-0 mağlup ederken full tribünlere oynadığını hatırlatmakta fayda var.

GÖRÜNMEZ KAZA

Görüntüler Tenerife-Xerez maçından. Maçın 28. dakikasında Tenerife 2-0 öndeyken Xerez'li futbolcu atağa kalkıyor ve kanattan inanılmaz bir bindirme yapıyor. Tenerife'li arkadaş gururuna yedirememiş olacak ki tekmeyi koyduğu gibi çimleri öptürüyor. Hakem anında olay yerine hereketleniyor ve ...

KONFEDERASYON KUPASI



14 Haziran'da başlıyor. Güney Afrika'da Dünya Kupası öncesi ciddi bir prova.
Katılan ülkeler;
- Güney Afrika ( 2010 Dünya Kupası'nın ev sahibi)
- İtalya ( 2006 Dünya Kupası sahibi)
- ABD (2007 CONCACAF Gold Cup sahibi)
- Brezilya (2007 Copa America sahibi)
- Irak (2007 AFC Asya Kupası sahibi)
- Mısır (2008 Afrika Uluslar Kupası sahibi)
- İspanya (EURO 2008 sahibi)
- Yeni Zelanda (2008 OFC Uluslar Kupası sahibi)



Maçlar 4 farklı stadyumda oynanacak.

- Coca Cola Park Stadium (Johannesburg)
- Loftus Versfeld Stadium (Pretoria)
- Vodacom Park Stadium (Bloemfontein)
- Royal Bafokeng Stadium (Rustenburg)

Takımlar 2 gruba ayrılıyor.

A Grubu'nda,

- Güney Afrika
- Irak
- Yeni Zelanda
- İspanya

B Grubu'nda ise,

- ABD
- İtalya
- Brezilya
- Mısır

mücadele edecek.

Şampiyonlar Ligi finalini yöneten Massimo Busacca ve Premier Lig'in tecrübeli isimlerinden Howard Webb ile İsveçli Martin Hansonn kupada düdük çalacak Avrupalı isimler. Konfederasyon Kupası'nın açılış maçında ev sahibi Güney Afrika, Irak'ı ağırlıyor. Kupa 2010 Dünya Kupası sürecinin başlangıcı olarak kabul ediliyor. 2 hafta sürecek ve 28 Haziran 2009'da kupa sahibini bulacak.

KAKA REAL'DE. SERIE A BİTİYOR MU ?

Uzun süredir beklenilen trasnfer nihayet gerçekleşti. Kaka 67.2 milyon euro bonservis bedeliyle Real Madrid'e transfer oldu. En pahalı transfer olan Zidane'yi (73.5) geçemesede dünyanın en pahalı 2. bonservis bedeli oldu. Ayrıca senede 9 milyon euro kazanacak. Real en pahalılar listesinde ilk 3'ü ele geçirmiş durumda.
Barcelona'ya farklı yenilgi bu transferde büyük rol oynamıştır. Bu transferde emeği geçen bir başka kişi de Beckham. Kaka Brezilya'da yaptığı basın toplantısında Beckham'ın ona yardımcı olduğunu söyledi. Madrid'de oynayacak 8. Ballon d'Or sahibi. Forma numarası belli değil ama imza töreninde Zidane ona 5 numarayı verirse şaşırmamak lazım.

Böylelikle Serie A'da izleyecek süperstar sayısı gitgide azalıyor. İbrahimovic'in de eli kulağında olduğu haberleri İtalyan basınında konuşuluyor. Ntv Serie A'yı gelecek sezon yayınlamayacak olmakla doğru hamle yapıyor olabilir.

9 Haziran 2009 Salı

ADETTENDİR


Bilindiği üzere Alfredo Di Stafeno Real Madrid'in unutulmaz yıldızlarından, yaşayan efsanelerinden biri. Kulüp vefasını her daim gösteriyor ve her yıldız futbolcunun imza töreninde Di Stefano da tüm sempatikliğiyle seremoniye eşlik ediyor. Muhtemelen Kaka'nın imzasında da kendisini o karede göreceğiz.

Bizde yoktu böyle adetler. Ta ki bugüne kadar. Kimin aklına geldi bilmiyorum ama gerçekten gururlu bir davranış Bülent Eken'i imza törenine çağırmak. Bu bir gösteriş veya nazire değil kimse de böyle algılamasın. Klişe bir söz olacak ama ''Vefa'' sadece bir semt adı olarak kalmasın.



Bülent Eken kimdir?
1923′te doğdu.

1942′de Galatasaray A Takımı’na geldi. Sağ bek, sol bek, stoper, haf, orta saha ve bir maçta kalede oynadı. 13 kez A Milli oldu. Galatasaray formasıyla bir İstanbul Lig Şampiyonluğu yaşadı.
1950′de İtalya’nın Salernitana takımına transfer oldu. Palermo’da bir sezon oynadı.
1953′te Galatasaray’a döndü ve bir yıl sonra futbolu bıraktı.
İtalya’da teknik direktörlük eğitimi alan Bülent Eken, 1963 yılında A Milli Takım’ı çalıştırdı.
Daha sonra Galatasaray, Karşıyaka, Göztepe, Altay, İzmirspor, Vefa, Adanaspor, Orduspor ve Rizespor’da da çalıştı.

MINI RONNIE



Hani derler ya insanlar çift yaratılmıştır diye. Bu arkadaş da o misal ama hormonu biraz eksik kalmış ya da babası malzemeden çalmış. Belli olmaz belki de Galliani O'na da AC Milan Huzurevi'nin kapılarını açar yakın zamanda.

KİM BU ÇOCUK ?


Bu masum yüzlü çocuk, ileride adından bütün Avrupa'ya hatta dünyaya söz ettirecek olan Jose Mourinho.

HAKEM ÇIK ARADAN




Fotoğraf çok eskilerden...Kalecimiz Turgay Şeren sanırım. Tarihi bilen varsa bir zahmet söyleyiversin. Millilerimiz klasik, maç öncesi poster çekimi yaptırıyor. Buraya kadar herşey gayet normal. Güzel tamam da hakem abinin ne işi var kadrajda onu anlayabilmiş değilim. Hatıra niyetinedir heralde. Hakemin kıyafeti de ilginç. Bir kravatı eksik neredeyse. Bu arada zemine ve topa dikkat. Şimdilerde zeminden, suni çimden yakınanlar burada oynasalar ne derlerdi acaba...

ARNAVUTLUK-PORTEKİZ MAÇINDAN...


2008 yılından Dünyanın En Değerli Futbolcusu Seçilen Cristiano Ronaldo'yu hafta sonunda Arnavutluk'la Portekiz arasında oynanan Dünya Kupası Eleme maçı öncesinde sürpriz bekliyordu. Kim bilir Ronaldo belki de pankartın olumsuz etkisinden dolayı sakatlığını bahane ederek hafta arasında Estonya ile yapılacak hazırlık maçından affını istedi...:)

8 Haziran 2009 Pazartesi

YUNANLARI DENİZE DÖKTÜK AMA...





İspanya'da düzenlenen Dünya Kupası Avrupa Elemeleri Plaj Futbolu'nda ilk maçta Yunanları 7-5'lik skorla denize dökmüştük.




Gruptaki 2. maça biraz Fransız kalınca Napolyon'un torunları acımadı tabi haliyle ve üçe katladılar plaj millilerimizi. Bu da çok ilginçtir. A Milli takımda oynayana A Milli futbolcu, Ümit Milli takımda oynayana Ümit Milli futbolcu diyoruz. Bu arkadaşlara da Plaj Milli futbolcu deriz heralde. Şaka bir yana Fransızlar bizimkileri 9-3'lük bir skorla bayağı bir üzmüşler.
Gruptaki son maçı oynamaya bile gerek yok. Çünkü Slovakya çekildiği için 3-0 hükmen galip sayılacağız. İlk ikide yeralırsak bir üst tura çıkabileceğiz.

Bu arada antrenörlerden biri de İstanbulspor'dan tanıdık bir isim. Fuat Buruk. Hani şu Okan'ın abisi..

AMAN '' YENİ MARADONA '' OLMASIN


Maradona futbolu bıraktıktan bu yana dek Arjantin Futbolunda forvet arkası oynayan yetenekli oyuncuların çoğu ‘’ Yeni Maradona ‘’ olarak adlandırılıyor. Önce bir dönem Fenerbahçe’de de oynayan ve futbol hayatı Türkiye’de Werner Lorant yüzünden sona eren Ariel Ortega, onunla aynı zamanda çıkan ve halen daha Arjantin Milli takımında oynayan Juan Sebastian Veron, Benfica’da ne yaptığı belli olmayan Juan Pablo Aimar, Boca’da takılan ve Avrupa’da Villareal dışında çok fazla varlık gösteremeyen Juan Roman Riquelme, Avrupa’da istediğini bulamayan ve daha 28 yaşında olmasına rağmen Brezilya’da Internacional’de oynayan Andres D’Alessandro Maradona’ya benzetildiler ve birkaç başarı dışında Maradona’nın yakınına bile yaklaşamadılar. Şimdilerde Arjantin futbolu Diego Buonanotte’yi konuşuyor. Aynı zamanda İtalyan pasaportu da bulunan ve soyadı İtalyancada ‘’ İyi Geceler ‘’ anlamına gelen bu yıldız Toulon’da her yıl düzenlenen bir anlamda ‘’ Geleceğin Yıldızlarının ‘’ boy gösterdikleri turnuvada Arjantin Milli takımını sırtlıyor. Boyu 1.60 ama büyük işler beceriyor ve büyük yetenekte bir oyuncu. Tamam şimdi bana daha sen yeni mi keşfettin diyebilirsiniz ama ben aman daha önceki ‘’ Yeni Maradona ‘’ denemelerinin hayal kırıklığı olmasından dolayı Buonanotte böyle olmasın demek istedim…

START VERİLDİ






En sonunda startı verdik,düğmeye bastık. Girişi fazla uzatmayacağım,ileriki zamanlarda yeteri kadar ayrıntıya gireceğiz zaten. Uzun bir düşünme aşaması, plan tasarı vs.. Nasıl daha iyi olabilir, kendimizden neler katabiliriz, fikir alışverişleri..Başladık. Hayırlı olsun vatana millete...