Henry'e patisiyle düzeltip İrlanda altıpasının içine topu yönlendirmesinden sonra oluşan antipatim şu tişörtün ardından yükselişe geçmiştir an itibariyle. Yıllardır hafızalardan silinmeyen Rocky ve Mr. T'nin rol aldığı efsane Rocky III serisinin final karşılaşmasındaki o sahne çocukluğumun en güzel hatıralarından biridir. Bu arada Amerika'ya hemen uyum sağlamış (anti-sem)patik Fransız.
30 Temmuz 2010 Cuma
KAPLANIN ELLERİ PARDON GÖZLERİ
Henry'e patisiyle düzeltip İrlanda altıpasının içine topu yönlendirmesinden sonra oluşan antipatim şu tişörtün ardından yükselişe geçmiştir an itibariyle. Yıllardır hafızalardan silinmeyen Rocky ve Mr. T'nin rol aldığı efsane Rocky III serisinin final karşılaşmasındaki o sahne çocukluğumun en güzel hatıralarından biridir. Bu arada Amerika'ya hemen uyum sağlamış (anti-sem)patik Fransız.
28 Temmuz 2010 Çarşamba
BUGÜNLERİ DE Mİ GÖRECEKTİK?

SABRİ UGAN O GOLÜ ANLATIYOR

Sağolsun ricamı kırmadı ve satırlara döktü yüreğindekini Sabri ağabey. Yarın akşam oynanacak Galatasaray-OFK Beograd maçını da Türkiye O'nun sesinden izleyip dinleyecek. Ben bu konuda biraz daha şanslı oluyorum sanırım, O maçı anlatırken yanında olacağım.
Athletic Bilabao maçıyla verdik startı. Soğuk bir dersane günüydü o günün sabahı. Beyazıt Meydanı'nda kafasında tuhaf şapkalarla Basklıları görünce takılmadan duramamıştık zaten. Saatler sabahtan 21.45'e ayarlanmıştı. Kalpler başka atıyor, heyecan tavana vuruyordu. Galatasaray tek kale oynuyor, 2 metrelik Robert, Hakan Şükür'ü kilitliyor, Kral'a adım attırmıyordu. Sürpriz gol Okan'dan geliyor, ama biz daha tekrarını izlerken İsmael Urzaiz defansın hatasını affetmiyordu. Sinirler gerilmiş, soluklar tutulmuş, kalp atışları iki katına vurmuştu.
Gelin devamını Sabri Ugan'dan dinleyelim;
"Tamam belki 20 olmadı ama, en azından iyi futbol ve "bol bol pozisyon" var...:)
Fenerbahçe'nin Old Trafford'da, Manchester United'ı Boliç'in golüyle 1-0 yendiği maçı Süper FM'den naklen anlatmıştım.
Onu saymayalım.
Biraz geriye saralım.
Benim, "yerinden" anlattığım ilk maç 1997 Kupa Galipleri Kupası maçıdır. Büşah Gencer'in beni görevlendirdiği küçük kağıt parçasını hala saklarım. O güne kadar çok fazla tecrübe sahibi değildim ama gözünü kırpmadan Rotterdam'a göndermişti. Barcelona - PSG Finali..
Sanırım o şansı iyi kullanmış olmalıyım ki, o zamanlar (Teleon'da) bir dolu Süper Lig maçıyla birlikte Şampiyonlar Ligi (4 final) anlattım..
"Hangi takımı tutuyorsun?" sorusu sonrasında yapılan yorumlar şöyledir "Ben senin Galatasaraylı olduğunu biliyorum"
Bunun nedeni, Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde çok başarılı olduğu senelerde neredeyse tüm maçlarını benim anlatmış olmamdır.
Atletic Bilbao, Rosenborg, Real Madrid, G.Rangers, Monaco, Olimpiakos hemen bir çırpıda sayabildiklerim. Az biraz daha yoklasam hafızamı daha da çıkar elbet.
İşte bütün o galibiyetlerde hep ben vardım ekran mikrofonlarında.
Evet...
Başlangıç noktası olarak Athletic Bilbao maçını almak gerek.
Şampiyonlar Ligi'nde o sezonun Ali Sami Yen'deki ilk karşılaşmasıydı.
O maçta efsane kaptanlardan Cüneyt Tanman'la birlikteydik.
90+'lar başlamıştı.
Maç 1-1 devam ediyordu.
İçimden bir ses "Galatasaray bu maçı alacak" diye fısıldıyordu kulağıma ama mantığım da haykırıyordu "Nasıl olacak bu iş? Biraz sonra duyacağın düdük maçı bitirecek"
İşte kalbimle mantığımın deli gibi kapıştığı o dakikalarda Tugay orta alanda bir top kaptı.
Yemin ederim içimde kelebeklerin kanat çırpmaya başladığını hissettim.
Tugay aldı ve solundaki Hagi'ye verdi.
Hagi topu dokundu..
Biraz ileri açıldı.
Sonra bir daha dokundu..
Vuruş mesafesine yaklaştı..
Ve o muhteşem sesi duydum..
"Dummm!!!"
Hagi vurmuştu.. Athletic Bilbao kalecisi Etxeberria'nın topa uzandığını gördüm.
Yemin ederim Ali Sami Yen'de "Çıt" çıkmıyordu.
O sessizliği sanırım benim çığlığım bozdu önce..
"Goooooooooooooolllll" diye bağırdım.
Ama, topun filelerle buluştuğunu görmemiştim.
Hagi vurmuştu,
Etxeberria uzanmıştı ve ben "Goooll" diye haykırıyordum...
Cüneyt ağabey ensemden tuttu, yerden kaldırdı...
Goldü...
Evet evet goldü...
Galatasaray o sezonun Ali Sami Yen'deki ilk maçında Athletic Bilbao'yu 2-1 yenmişti... :))"
Eline diline yüreğine sağlık Sabri ağabey...
OFK Beograd maçında da senden bol gollü bir galibiyet bekliyoruz:)
ŞİMDİ REKLAMLAR
Euro 2004 öncesi Pepsi reklam atağına geçerek büyük sükse yapmıştı. Tabii ki futbol dolu bir yaz öncesi olduğu için yıldızlar kadroya dahil edilmiş, pudralanmış ve kadrajlar ayarlanmıştı. Beckham ve arkadaşları zalim kumandana kafa tutuyor. Kadroda kimler yok ki...
Roberto Carlos, Raul, Ronaldinho, Totti ve çiçeği burnunda Beşiktaşlı Guti...
27 Temmuz 2010 Salı
MARADONA by KUSTURICA

NASIL ANLATALIM BU GOLÜ ŞİMDİ SİZE?
Eveeeet Sabri abi. Gün bugündür. Muhtemelen sabah şirkete geldiğinde bu postu okuyacaksın ve kayıtsız kalmayacaksın adım gibi eminim:) Hagi o gün Monaco'ya o golü attı, hem de öyle bir taktı ki Porato hala topu filelerden çıkarmaya çalışıyor. Ali Sami Yen'e her gidişimde gözlerimle o mesafeyi kestirip, kaleyi tutturup o golü hayalimde izliyorum. Sen o gün '' nasıl anlatalım bu golü şimdi size?'' demiştin. Gerçekten anlatılmaz yaşanırdı o an. Ama 10 sene geçti artık üzerinden. Şu golü bize bir kaç cümle de olsa bir zahmet anlatıver, bizi o geceye geri götürüver. Bu da kardeşinin nacizane bir ricası olsun:)
DÜNYA KUPASINDAN KARELER
GÜNE TEBESSÜMLE BAŞLAMAK
26 Temmuz 2010 Pazartesi
BATTAL GAZİNİN OĞLU
HORMONLU FANTOM VE HORMONLU ADRIANO

Fantom ormanda hızını alamamış ve Roma'nın antrenman sahasına dalmış. Bu biraz hormonal hali ama. Ziyanı yok Adriano alışkın fazla kilolara o yüzden yadırgamaz hiç. Roma taraftarının kendisinden beklentisi oldukça fazla. Yeniden doğuş diyorlar Adriano'nun İtalya'ya dönüşü için. Bakalım bu macerası nasıl sürecek?
Bekleyelim, görelim...
HAYROLA VAN BOMMEL?
DIEGO'DAN İNCİLER
KES BİR YARIM YAĞSIZ OLSUN

Messi ve yenge başbaşa yemekteler. Konuk futbol yıldızı olunca böyle masanda keserler döneri. Döner dedim gerçi ama başka bir yöresel yemek midir onu da çözemedim. Neticede o şişe takılıyorsa ve dönüyorsa dönerdir gözümde. Bu arada aman hocam dikkat, Messi bu. Bıçağı pek bir sakat tutmuşsun. Messi de nasıl hayran hayran izliyor kerata.
YAPMA BUNU! YAPMA BUNU!

Maradona'dan sonra Pato da vuvuzelalı poz verenlerden. AIDS'le mücadele yararına bir organizasyona katılmıştı genç Pato. Orada da eli boş durmamış anlaşılan. Liglerin başlamasına birşey kalmadı. Tottenham önderliğinde 6 Premier Lig takımı sahalarında vuvuzelayı yasaklamıştı. Bakalım bu durum bizim ligimie nasıl sirayet edecek. Tuhaf milletiz vesselam. Televizyonda izlerken söveriz, ama kendimiz yapsak severiz. ASıl merak konusu ise vuvuzelası olmayan taraftarın nasıl bir tepki göstereceği!