20 Ocak 2011 Perşembe

GEÇİYM Mİ ABİ!


Her birimiz okul dönemlerimizde mutlaka atari salonuna uğramışızdır. Bunun ayıbı, günahı yok. Şimdinin internet cafesiyle birebir aslında. Hatta daha samimi, daha da doğal. İlkokul ve ortaokulda öcüydü benim için atari salonları. Çok kötüydü, ne işim vardı. Sonra lisede bir girdik içeri sonra çıkamaz olmuştuk dışarı. Devasa ekranların önünde oyun oynarken, makinenin önünde dursan da içindeydin aslında. Birbirlerine karışan son ses oyun demolarına belli bir süre sonra kulak alışır, duyulmaz bile. Jeton attığını belli eden ''çling'' sesi ezan sesinden bile kutsal gelir kulağa. Fakat oyuna kendini kaptırdığın anda ''here comes a new challanger'' yazısını aniden ekranda görmenle kapkara kabuslar gösterir insana. Yanındaki kalleş eğilip jetonu attıktan sonra hafifçe doğrulup yandaki joystiğe elini uzatınca kırmak istersin o eli de zor tutarsın kendini. O hadsize haddini bildirdiğin anda da muzaffer bir komutan edasıyla süzülmenin keyfi de hiçbir şeyde yoktur.
Fakat ''geçiym mi abi?'' candır. İçten söylendiği düşünülen, aslında cebinde ''1 Allah kuruşu'' olmadığı halde sırf karşındakini kurtarmak ve oyununa devam ettirmek amacıyla, tamamen egonu tatmine dayanan bir deyiş ve yüz ifadesidir o. Onayı alıp o kolun başına geçtiğin zaman yeneceksin aga. Kaçarın yok. Aksi halde jeton sahibi, zengin şişko, gözlüklü çocuk çemkirir de beynini otobana çevirir. Ben de geçtim o yollardan. O zokayı yutana kadar da çok kişiye kol emanet edip geçilemedim. Aklım başıma geldiğinde ben takıldım biri oynarken seyrine. Geçtim hatta birilerinin yerine. Ama hiç bir zaman cepte tek jeton alabilecek para varken oynanan oyunu bitirmenin keyfini başka bir yerde alamadım.

SESLİ ASİST