29 Mayıs 2010 Cumartesi
VE O AN GELİR DE...
1994 yılı, Amerika'nın kavurucu sıcağında oynanan bir dünya kupası. Kupaların gediklisi İtalyanlar ve Brezilyalılar finalde. Kalede Tafi var. O zamanlar Galatasaray'a geleceğinden bihaber ailece severek izliyoruz kendisini. Gol pozisyonunun bile olmadığı 120 dakikada gol de yok haliyle. Sonrasında yıldızlar geçiyor beyaz noktaya dikilen topun başına. Attın tuttun derken, şimdi saçlarına aklar düşmüş, torunlarına masal anlatan Roberto Baggio çıkıyor sahneye. Kendisinden beklenmeyecek bir vuruş ve Los Angeles Rose Bowl Stadı kale arkasının üst tribünlerine doğru uçuşa geçen top. Akabinde Taffarel'in sevinci kaldı hafızalarda. Bir de Brezilyalı spikerin ''Brasil Campeon Del Mundo'' zafer çığlıkları...
İSTİYORUM SENİ HOLLANDA FORMASI
Israrla hem de! Turuncu ve siyahın uyumuna yandaki beyaz şerit de katılınca giyme de yanında yat cinsinden olmuş Hollanda'nın dünya kupası forması. Hayır zaten Portakallara sempatim limitsiz, formaları da kalite be kardeşim. Ahdım var bir gün bunların arasına turuncu turuncu karışıp maç izlemek istiyorum tribünde.
23 Mayıs 2010 Pazar
BİR DE BURADAN BAK
Altay-Konyaspor maçını izleyen ya televizyondan ya da tribünden takip etmiştir. Televizyondan izleyene aranjman olarak sunulan görüntü, usta yönetmenin elinden ve gözünden geçip yansıyor elbette. Geleceğin usta yönetmen adayı, şimdilerin en iyi yardımcı yönetmen ödülünü alan İlbey Şengül de Play Off maçı heyecanını canlı yayın aracından çektiği bu fotoğrafla yansıtmış farklı bir gözle görmek isteyenlere...
Asıl aklıma takılan soru şu. Karşılaşma devam ediyor iyi tamam ama masada kimse yok. Maçı kim çekiyor İlbey?:)
BÖYLESİ DÜŞMAN BAŞINA
Televizyonculuk zor zanaat. Hele kamera karşısında, bir de canlı yayındaysanız işiniz daha da zor. Hani o gürültüde bir yandan kulaklıkta yayını takip eder, söz hakkı gelince iki kelimeye bir araya getirir, canlı yayında beklerken etraftan gelen abuk subuk sorulara cevap verir, önünüzü kollarsınız ama arkanızı kollamanız pek mümkün değildir. Zavallı İspanyol meslekdaşımız bayanın yaşadığı da "böylesi düşman başına" dedirten bir trajedi işte.