24 Temmuz 2009 Cuma

KAMERAMAN ARKADAŞ


O maçı hatırlayan vardır da o anları hatırlayan var mıdır bilemem. 1993-1994 sezonunda Galatasaray-Spartak Moskova maçı golsüz sona ermiş ermesine ama çok da keyifli bir maçmış yaşanılanlarıyla.
Maçın hakemi olan Hollanda Futbol Federasyonu'ndan John Blanckestain'ın gay olduğu uzun süre ülke gündemini meşgul etmişti maç öncesinde ve sonrasında. Takımların sahaya çıkmasının ardından yazı tura atılacağı sırada Hayrettin'in hakemin elinden topu alıp bir türlü vermemesi, verdikten sonra da sürekli geri istemesi akıllarda kalan diğer detaylar. Oysa çok masumdur Hayrettincik. Sadece zemin kontrolü yapacaktır. Oysa biraz sabretse 1 dakika sonra maç başlayacak ve o topla fazlasıyla haşır neşir olacaktır.



Neyse. Maç başlar ve o dönemin iyi takımlarından biri Spartak Moskova dalga dalga Galatasaray kalesine akmaya başlar. Kadroda Karpin, Onopko, Nikiforov ve adını yazmayı bırak söylemenin bile zor olduğu Vladimir Bestchasnykh var. Yayıncı kuruluşlar bir maçı canlı yayınlarken mutlaka teknik direktörlere bir kamera fiksler. Fakat burada şöyle bir sıkıntı var. Maç deplasmanda olduğu için, maçı STAR TV değil, Rus kanalı çekiyor ve Rus yönetmenin teknik direktörlere fikslediği kameraman ve kuvvetle muhtemel Rus yönetmen Galatasaray'ın teknik direktörü Rainer Hollman'ı tanımıyor.



Maçın başından yaklaşık 65. dakikaya kadar Galatasaray yedek kulübesinin hemen yanındaki kameraman Ahmet Akcan'ın altından giriyor üstünden çıkıyor.





Bunu farkeden Ahmet Akcan gülümsüyor ve eliyle kameramana Hollman'ı işaret ederek, teknik direktörün kendisi olmadığını belirtiyor ve koltuğu bile olmayan yedek kulübesinde beklemeye koyuluyor.



Fakat kameraman arkadaş hala uyanamıyor ve Ahmet Akcan'ı gizlice çekmeye devam ediyor. Ahmet hoca da gaza gelmiş olacak, Hollman'dan daha çok yırtınıyor saha kenarında.



Aslında bugün yayınlansa bile gol olmamasına rağmen çok keyifli bir maçtı deplasmanda 0-0 berabere kalınan Spartak Moskova maçı. Rakibin 9 kişi kalmasına rağmen gol gelmemesi, Suat Kaya'nın 10 numarayı giymesi, o dönemin Lugano'su Stumpf'un ''rakip 9 kişi kaldı ayıp oldu, benim de atılmam lazım'' deyip hiç yoktan bir pozisyonda rakibini indirmesi ve tabiiki Abidin Aydoğdu'nun eşsiz anlatımı. Anlatılmaz izlenir diyeceğim ama sadece Spartak Moskovalı futbolcuların gördüğü kırmızı kartların repliğini yazsam heralde ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız.

İlk kırmızı kart:
- Galatasaray ani atağa kalkar ve Hakan Şükür defansı az adamla yakalar. Devamını Abidin Aydoğdu'dan dinliyoruz;
'' Şimdi Galatasaray takımı çıkıyor, topta başarı. Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır (neye hayır?). Bir sarı kart, kırmızı kart. Rengin kartı, rengin, kartın rengi kırmızı. Şimdi Spartak Moskova takımı 10 kişi oyunu devam ettirecek.

İkinci kırmızı kart:
- 59. dakikada Galatasaray taç atışı kazanır. Onopko'ya gelir top ve oyun alanı içinde tutamaz ve topu uzaklaştırır. Fakat hakem sarı kartı olan Onopko'ya oyunu sabote ediyor diye ikinci sarı kartını çıkarır. Abidin Aydoğdu neler demiş bakalım.
''Yan hakemin bayrağı havada, Galatasaray takımı sağ taraftan köşe vuruşu kullanacak. Sarı kart ( Onopko'nun önceden sarı kartı olduğunu unutmuş gayet normal karşılıyor). Evet sarı kart. (Hakem bu arada kırmızı kartını çıkarıyor) Oooooooo (burada üzülüyor) ikinci itiraz hareket ve rakip 9 kişi. Evet kırmızı kart hem de Onopko'ya.

Güzeldi o günler..

3 yorum:

Adsız dedi ki...

anlatman güzel olmuş ama sanki sadece kırmızı kart bölümlerinin videosunu koysan daha iyi olabilirmiş

M.T dedi ki...

Haklısın ama Şampiyonlar Ligi yayın hakları söz konusu. İzinsiz yayınlamanın büyük cezaları var.

arnawut dedi ki...

olsun olsun. süper ötesi güzel ya :) ah o zamanlarda şöyle bi 20 yaşında olsaydım da daha anlar bi halde şahit olsaydım keşke :))