21 Eylül 2009 Pazartesi

ESKİ TOPRAK


O'nu kel kafasıyla değil de lüle lüle saçlarıyla hatırıyorum 1996 yılından, EURO 96 çeyrek finalinden. Fransa-Hollanda maçında kaçırdığı penaltı hala hafızamda. Hollandalıların penaltı özürlü olduğunu dünya alem bilir. Sahanın heryerine yayılacak bir sistem yarattılar, ama yıllardır penaltı atışlarını gole çevirmeye bir çare bulamadılar. Seedorf da bu akımın başarılı! bir öncüsüydü zaten. Fransa'nın penaltı atışları sonrasında 5-4 kazandığı ve kendisinin penaltıyı kaçırmasının ardından Hollanda'nın elenmesinin akabinde akan gözyaşları çimlere damlayarak yeni bir başlangıç oldu O'nun için. Gerçi sağolsun Bursa'da oynanan ve Hakan Şükür'ün golüyle 1-0 kazandığımız Hollanda maçında da bir penaltıyı gole çeviremeyip sevince boğmuştu yurdum insanını. Sonrasında hep tırmanışa geçti O. Üç ayrı takımda Şampiyonlar Ligi kupasını kazanan tek isim Clarence Seedorf. Bundan büyük bir onur olamaz heralde.
Dün yine baktı ne Pato'dan, ne Inzaghi'den, ne de Huntelaar'dan hayır var, 75. dakikada aldı sazı eline, indi çizgiye, yolladı topu filelere. 33 yaşına geldi ama hala taş gibi. 10 numara tartışmalarının yaşandığü dünya genelinde sırtında 10 numara olsa bile O daima 1 numara.

Hiç yorum yok: