30 Aralık 2011 Cuma

NE MUHTEŞEMSİN HAGI


Blog takip edenlerin yaş ortalaması genç olduğu için çoğu kişi hatırlamaz belki de 1994 yılında Amerika'da düzenlenen dünya kupasını. Fakat benim çocukluğumun en güzel anılarından biridir o kupa. Yeşil sahayı görünce mest olan ben Amerika'daki saat farkından dolayı günün hemen her saati televizyon başında alırdım soluğu. Malum tek kanal, diğerleri yavaş yavaş türemiş ama ilk sırada tabii ki TRT var. O zaman kumanda yok. Tüplü televizyonda elden değiştiriyoruz kanalı. Gerçi değiştirmiyoruz bile çünkü sürekli dünya kupası maçı var televizyonda adeta futbol sevmeyen, izlemeyen babama inat. O zamanlarda dünya kupası için tuttuğum bir harita metod defter vardı hatta. Maçların fotoğrafını koyduğum, notlar tuttuğum. Şimdi nerede, tozu bile kalmadı belki de.Yani o dönemin amatör blogu bi nevi.
O kupaya dair aklımdan çıkmayan anı Baggio'nun finalde kaçırdığı penaltı değil, Romanya'nın Arjantin'i 90.469 kişinin izlediği Rose Bowl'daki 3-2 mağlup ettiği maçtı çoğunun aksine. Hagi ve arkadaşları doping nedeniyle safdışı kalan Maradona'nın tayfasına futbol dersi vermişti adeta. 1994'te izlediğim, keşke bizde olsa dediğim Hagi de sanki sesimi duymuşcasına 2 sene sonra Florya'da almıştı zaten soluğu. Keşke başka bir şey isteseymişim demiyorum, asla demedim, demeyeceğim de.
Muhteşemdin Hagi, hala da öylesin...

Hiç yorum yok: